Osmanağa Mahallesi cilek Sokak No:57, Kadıköy, İstanbul, Türkiye, 34714

Sürdürülebilirlik

SUN SUITES 2024 YILI SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK RAPORU

Kadıköy’de bulunan 8 odalı tesisimiz, 2024 yılı boyunca sürdürülebilirlik çalışmalarına odaklanmış ve çevresel, sosyal, kültürel sorumluluklarını yerine getirme yolunda önemli adımlar atmıştır. Bu rapor, yıl boyunca elde edilen verilere ve GSTC kriterlerine göre yürütülen faaliyetlere dayanarak hazırlanmıştır. Raporun amacı, çevresel etkilerin izlenmesi, performansın değerlendirilmesi ve 2025 yılı hedeflerinin belirlenmesidir.

1. Yönetim ve Sürdürülebilirlik Yönetimi

Tesisimizde sürdürülebilirlik yönetimi, üst yönetimin denetiminde olup tüm çalışanların aktif katılımı ile yürütülmektedir. 2024 yılı boyunca yıllık sürdürülebilirlik hedefleri belirlenmiş, bu hedeflere yönelik eğitimler ve uygulamalar gerçekleştirilmiştir.

2. Çevresel Sürdürülebilirlik

2.1 Enerji Tüketimi ve Verimliliği

2024 yılında toplam 1049 KWH elektrik tüketilmiştir. 2025 yılı için elektrik tüketiminin %10 oranında azaltılarak yaklaşık 944 KWH’ye indirilmesi hedeflenmektedir.
Enerji tasarrufu amacıyla LED aydınlatmalar ve enerji verimli cihazlar kullanılmıştır.

2.2 Su Kullanımı ve Verimliliği

2024 yılı toplam su tüketimi 422 m³ olarak kaydedilmiştir. Bu miktar, aylık ortalama 35.17 m³ su kullanımına denk gelmektedir. 2025 yılı için toplam tüketimin %10 oranında azaltılarak yaklaşık 380 m³ olması hedeflenmektedir.
Düşük debili musluklar, su tasarruflu duş başlıkları ve personel bilgilendirme çalışmaları yapılmıştır.

2.3 Isıtma (Doğalgaz) Kullanımı

Tesisimizde 2024 yılı boyunca toplam 15235 KWH doğalgaz tüketilmiştir. Özellikle kış aylarında artan kullanım göz önünde bulundurularak 2025 yılında yalıtım iyileştirmeleri ve sistem optimizasyonları ile %10 düşüş hedeflenmektedir.

3. Sosyal ve Kültürel Sürdürülebilirlik

Tesisimiz, yerel toplumla güçlü bağlar kurmayı ve kültürel değerlerin yaşatılmasına katkı sunmayı önemsemektedir. Çalışanlarımızın çoğunluğu yerel halktan seçilmiş olup, yerel tedarikçilerle çalışılmaktadır. Ayrıca misafirlere bölge kültürünü tanıtan broşür ve etkinlikler sunulmaktadır.

4. Performans İzleme ve 2025 Hedefleri

Kadıköy’deki tesisimiz, 2024 yılında çevresel ve sosyal sürdürülebilirlik alanlarında önemli adımlar atmıştır. 2025 yılı için belirlenen hedefler doğrultusunda performansımızı daha ileri taşımak, enerji ve su tüketimini azaltmak, atık yönetimini geliştirmek ve yerel toplumla ilişkileri güçlendirmek hedeflenmektedir.

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK YÖNETİM SİSTEMİ POLİTİKASI

Doküman No: POL.A1.9

Yayım Tarihi:01.07.2024

Revizyon Tarihi: 05.06.2025

İstanbul Kadıköy’deki 8 Odalı Tesisimiz; tarihi ve kültürel değerleri ile dünyada eşine az rastlanır bir konumda bulunan İstanbul’un Fatih ilçesinde faaliyet gösterirken, bulunduğumuz çevreye, topluma, kültüre ve doğaya karşı olan sorumluluklarımızın farkındayız. Küçük ölçekli olmamıza rağmen, işimizi yürütürken küresel standartlarda sürdürülebilirliği temel ilke edinmekteyiz.

Faaliyetlerimizde yalnızca misafirlerimizin memnuniyetini sağlamakla kalmayıp, toplumun refahına, çevrenin korunmasına ve kültürel değerlerin yaşatılmasına katkı sunmak için sürekli çaba gösteriyoruz.

Bu doğrultuda, tesisimiz için geliştirdiğimiz Sürdürülebilir Yönetim Sistemi, aşağıdaki temel prensiplere dayanır:

Tesisimiz, sürdürülebilirliğin yalnızca çevresel değil; sosyal, ekonomik, kültürel ve etik boyutlarıyla da bir bütün olduğuna inanır. İşimizi planlarken ve yürütürken; çevreyi korumak, insan haklarına saygı göstermek, adil ve güvenli bir çalışma ortamı yaratmak, yerel halk ve ekonomiyle olumlu ilişkiler kurmak, kültürel değerleri yaşatmak ve krizlere karşı hazırlıklı olmak temel önceliklerimizdir.

Sürdürülebilirlik performansımızı düzenli olarak izler, ölçer ve hedefler koyarız. Enerji, su, atık, misafir memnuniyeti, çalışan memnuniyeti, yerel katkı gibi göstergeler üzerinden gelişimimizi değerlendirir, gerekli iyileştirme faaliyetlerini hızla hayata geçiririz.

Tüm çalışanlarımız tesisin başarısının ve sürdürülebilirliğinin temel unsurudur. Çalışanlarımıza adil ve güvenli bir çalışma ortamı sağlarız; eğitim, gelişim ve eşitlik fırsatları sunarız. Ayrımcılığa ve tacize karşı sıfır tolerans gösteririz. Yerel toplumla bağlarımızı güçlendirmeye özen gösterir, onların sosyal projelerine destek verir ve ihtiyaç duyduklarında katkı sağlamaya çalışırız.

Misafirlerimize İstanbul’un ve Fatih’in zengin tarihini ve kültürel mirasını tanıtmak, yerel gelenekleri ve el sanatlarını desteklemek için işbirlikleri geliştiririz. Kültürel değerleri koruyan davranış ve uygulamaları hem çalışanlarımız hem misafirlerimiz arasında teşvik ederiz.

Enerji ve su gibi kaynakları etkin ve bilinçli kullanır, tüketimi azaltmaya yönelik uygulamalar geliştiririz. Atıklarımızı mümkün olduğunca geri dönüştürür veya doğru şekilde bertaraf ederiz. Çevre dostu ürünler ve hizmetleri tercih ederek karbon ayak izimizi küçültmeyi hedefleriz. Misafirlerimizi de çevresel konularda bilgilendirir ve katılımlarını teşvik ederiz.

Tedarik zincirimizde mümkün olduğunca yerel üreticileri ve hizmet sağlayıcıları tercih ederek, bulunduğumuz bölgenin ekonomik kalkınmasına katkı sağlarız.

Misafirlerimize temiz, konforlu, güvenli ve kaliteli bir konaklama deneyimi sunmak için sürekli çaba gösteririz. Geri bildirimlerini dikkatle değerlendirir, hizmet kalitemizi iyileştirmek için somut adımlar atarız.

Tesisimizde çalışanların ve misafirlerin sağlığı, güvenliği ve refahı için gerekli tüm önlemleri alırız. Çalışanlarımıza iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri veririz. Tesisimizdeki riskleri azaltmak için düzenli denetimler yapar, acil durum planlarımızı hazır tutar ve tatbikatlarla hazırlıklı oluruz.

Tesisimizin karşılaşabileceği riskleri önceden belirleyerek, etkili kriz yönetim planları geliştiririz. Kriz anlarında hızlı ve doğru karar alabilmek için çalışanlarımızı bilinçlendirir, tatbikatlarla uygulamalara hazırlarız.

Bu politika; tesisimizdeki tüm çalışanlarımız, tedarikçilerimiz ve paydaşlarımız tarafından bilinmeli, benimsenmeli ve uygulanmalıdır.
Sürdürülebilir yönetim anlayışımızı periyodik olarak gözden geçirerek güncel tutar; misafirlerimiz, çalışanlarımız ve toplum ile şeffaf bir iletişim içinde oluruz.
Amacımız; yalnızca bugünün değil, geleceğin de ihtiyaçlarını karşılayacak bir işletme anlayışını yaşatmak ve örnek olmaktır.

YEREL KÜLTÜR VARLIKLARI LİSTESİ

Doküman No: YKVL.C3.1

Yayım Tarihi:01.07.2024

Revizyon Tarihi: 05.06.2025

Kadıköy Yerel Kültür Listesi

1. Tarihi Yapılar ve Anıtlar

  • Ayia Efimia Rum Ortodoks Kilisesi (Kadıköy Çarşı, 1830’lardan beri faal)
  • Osman Ağa Camii (17. yy, Kadıköy Merkez’de yer alır)
  • Süreyya Operası (1927, Art Deco mimarisiyle kültürel semboldür)
  • Moda İskelesi (İstanbul’un tarihi vapur iskelesi)
  • Eski Kadıköy Evleri (Yeldeğirmeni, Moda ve Rasimpaşa mahallelerinde)

2. Kültürel Etkinlik Alanları

  • Barış Manço Evi (Moda 81300): Sanatçının yaşadığı ev müze haline getirilmiştir.
  • Süreyya Operası: Tiyatro, bale, klasik müzik etkinliklerine ev sahipliği yapar.
  • Kadıköy Halk Eğitim Merkezi ve Sanat Galerisi
  • Moda Sahnesi: Alternatif tiyatro ve performanslar

3. Sanat ve El Sanatları Unsurları

  • Yeldeğirmeni Sanat: Sokak sanatı, grafiti ve açık hava sanat galerileri
  • Yerel Zanaat Pazarı (örnek: Sanatçılar Sokağı – Bahariye)
  • Seramik ve Cam Atölyeleri (Özellikle Rasimpaşa ve Moda’da yaygın)

4. Geleneksel Lezzetler ve Gastronomi Kültürü

  • Kadıköy Çarşısı: Kurukahveci, balıkçılar çarşısı, taze baharat ve zeytinyağları
  • Meşhur Tarihi Moda Dondurmacısı (1930’lar)
  • Kadıköy Börekçisi, Özcan Turşucusu, Baylan Pastanesi (1923)
  • Kadıköy sokak lezzetleri: Midye dolma, kokoreç, halka tatlısı

5. Yerel Müzik ve Sanat Figürleri

  • Barış Manço: Türk rock müziği öncüsü; Moda’daki evi ziyaret edilebilir.
  • Cem Karaca & Erkin Koray: Anadolu rock kültürü temsilcileri; Kadıköy kökenlidir.

6. Toplumsal ve Kültürel Yaşam Alanları

  • Bahariye Caddesi: Açık hava performansları ve sokak sanatıyla bilinir.
  • Moda Sahili: Piknik, müzik, günbatımı manzarasıyla toplumsal kültür noktası
  • Kadıköy Sineması, Rexx Sineması (şu an kapalı ama kültürel hafızada yer alır)

7. Festivaller ve Kültürel Etkinlikler

  • Kadıköy Kitap Günleri
  • Kadıköy Müzik Festivali
  • Çevre ve Bisiklet Şenlikleri
  • Kadıköy Tiyatro Festivali (Özgür Sahne etkinlikleri)

8. Semt Kültürü ve Gelenekleri

  • Mahalle Pazarı Kültürü: Salı Pazarı ve Kadıköy organik pazar
  • Kıraathane Kültürü ve Satranç Parkları
  • Kadıköy Bohem Kültürü: Kitapçılar, ikinci el plakçılar, antikacılar

Fatih İlçesi

Kültür Varlığı

Tür

Mahalle

Açıklama

Ziyaret Durumu

Ayasofya (Hagia Sophia)

Bazilika/Cami/Müze

Sultanahmet

  1. yy Bizans bazilikası, cami ve müze; muhteşem kubbe ve mozaikler 

jguideeurope.org+9istanbul.ktb.gov.tr+9turkey-evisa.it.com+9

Ziyarete açık

Sultanahmet Camii (Blue Mosque)

Cami

Sultanahmet

17. yy Osmanlı eseri, altı minareli ve İznik çinisiyle ünlü 

Ziyarete açık

Topkapı Sarayı

Saray/Müze

Sultanahmet

Osmanlı padişahlarının yönetim merkezi; kutsal emanetler sergileniyor 

Ziyarete açık

Yerebatan Sarnıcı

Bizans su yapısı

Sultanahmet

6. yy su deposu; Medusa başları sütunlarda 

Ziyarete açık

Süleymaniye Camii

Cami

Süleymaniye

Mimar Sinan’ın başyapıtlarından; külliye halinde 

Ziyarete açık

Zeyrek (Pantokrator) Camii

Cami/Kilise

Zeyrek

Bizans dönemi manastır, sonraki cami konservasyon alanı 

Ziyarete açık

İstanbul Surları

Surlar

Tarihi Yarımada

Bizans ve Osmanlı surları; kule ve kapılar bölgesi 

Açık alan; görülebilir

Haseki Sultan Külliyesi

Külliye

Avrat Pazarı

Mimar Sinan imzası; cami, medrese, imaret ve sağlık kompleksi 

Ziyarete açık

 Beyoğlu İlçesi

Kültür Varlığı

Tür

Mahalle

Açıklama

Ziyaret Durumu

Galata Kulesi

Kule/Müze

Galata

1348’te Cenevizliler tarafından inşa edildi; günümüzde müze isgairporthotel.com+6en.wikipedia.org+6en.wikipedia.org+6

Ziyarete açık

Neve Şalom Sinagogu

Sinagog

Galata

14. yy Ceneviz mahallesinde, 1951’den itibaren aktif 

Ziyarete açık

Molla Çelebi Cami

Cami

Fındıklı

Mimar Sinan imzası; 1570–1584 arasında inşa edilmiş 

Ziyarete açık

Nusretiye Camii

Cami

Tophane

1820’lerden kalma Osmanlı barok-neoklasik eseri 

Ziyarete açık

Mısır Apartmanı

Sivil Mimari Yapı

İstiklal Caddesi

Art Nouveau tarzında 1905–1910 yılında yapılmış yapı 

Dıştan görülebilir

Aya Triada Kilisesi

Kilise

Katip Çelebi

1880 yapımı Neo-Barok/Bizans kilisesi, aktif 

Ziyarete açık

KÜLTÜREL MİRAS VE İSTANBUL

Bütün insanlığın ortak mirası olarak kabul edilen evrensel değerlere sahip kültürel ve doğal varlıkları dünyaya tanıtmak, toplumda söz konusu evrensel mirasa sahip çıkacak bilinci oluşturmak ve çeşitli sebeplerle bozulan, yok olan kültürel ve doğal değerlerin yaşatılması için gerekli işbirliğini sağlamak amacıyla UNESCO’nun 17 Ekim – 21 Kasım 1972 tarihleri arasında Paris’te toplanan 17. Genel Konferansı kapsamında, 16 Kasım 1972 tarihinde “Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme” kabul edilmiştir. 14.04.1982 tarih ve 2658 sayılı Kanunla katılmamız uygun bulunan bu Sözleşme, 23.05.1982 tarih ve 8/4788 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla onaylanarak, 14.02.1983 tarih ve 17959 sayılı Resmî Gazete ’de yayınlanmıştır.

Uluslararası önem taşıyan ve bu nedenle takdire ve korunmaya değer doğal oluşumlara, anıtlara ve sitlere “Dünya Mirası” statüsü tanınmaktadır. Sözleşmeyi kabul eden üye devletlerin UNESCO’ya başvurusuyla başlayan ve Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi (ICOMOS) ve Uluslararası Doğayı ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN) uzmanlarının başvuruları değerlendirmesi sonunda tamamlanan bir işlem dizisinden sonra aday varlıklar Dünya Miras Komitesinin kararı doğrultusunda bu statüyü kazanmaktadır.

UNESCO Dünya Miras Listesinde yer alan 19 adet varlığımızdan biri de 1985 yılında kabul edilen “İstanbul’un Tarihi Alanlarıdır.
İstanbul, 1985 tarihinde UNESCO Dünya Miras Listesi’ne 4 bölge olarak dahil edilmiştir. Bunlar; Hipodrom, Ayasofya, Aya İrini, Küçük Ayasofya Camisi ve Topkapı Sarayı’nı içine alan Sultanahmet Kentsel Arkeolojik Sit Alanı; Süleymaniye Camisi ve çevresini içine alan Süleymaniye Koruma Alanı; Zeyrek Camisi ve çevresini içine alan Zeyrek Koruma Alanı ve İstanbul Kara Surları Koruma Alanı’nı içermektedir.

İstanbul Surları

İstanbul’un etrafını çeviren surlar tarihte 7. yüzyıldan başlayarak inşa edilmiş, yıkılmalar ve yeniden yapmalarla dört defa elden geçmiştir. Son yapımı 408’den sonradır. II. Theodosius (408-450) zamanında İstanbul surları Sarayburnu’ndan Haliç kıyısı boyunca Ayvansaray’a bu taraftan ve Marmara kıyısı boyunca Yedikule’ye, Yedikule’den Topkapı’ya, Topkapı’dan Ayvansaray’a uzanıyordu. Surların uzunluğu 22 km.’dir. Haliç surları 5,5 km, kara 6,5 km, Marmara Surları ise 9 km’dir.
Kara surları üç bölümden oluşur: Hendek, dış sur, iç sur. Hendekler bugün tarım alanı olmuştur. Sura bitişik ve 50 m aralıklarla kara surları tarafında, birçoğu yıkılmış, çatlamış durumda 96 burç bulunmaktadır. Bu burçlar, boydan boya uzanan sur duvarlarından 10 metrelik çıkıntıda, çoğunlukla kare planlı ve 25 metre yüksekliğindedir.

Haliç

Haliç, (batılıların deyişi ile Altın Boynuz) İstanbul’un bir koyudur. Haliç’in kelime anlamı, nehir ağzındaki koy demektir. Yunan efsanesine göre; Megaralılar, kralları Beyaz’ın annesi Keroessa için Altın Boynuz ismini vermişlerdir. Bizans döneminde kolonileşme de burada başlamıştır. Aynı zamanda Bizans İmparatorluğu’nun denizcilik merkeziydi. Sahil boyunca uzanan duvarlar, şehri bir deniz filosu atağından korumak için inşa edilmiştir. Haliç’in girişinde istenmeyen gemilerin girişini engellemek için, şehirden karşıya eski Galata Kulesi’nin kuzeydoğu ucuna uzanan geniş bir zincir vardı. Bu kule Latin haçlılarınca 4. Haçlı seferinde 1204 yılında geniş bir şekilde tahrip edildi. Fakat Cenevizliler yanına yeni bir kule inşa ettiler. Bu kule meşhur Galata Kulesi 1348 Christea Turris (Tower of Christ: İsa’nın Kulesi) diye adlandırılır. Osmanlı döneminde Yoğun Bektaşi nüfusun yaşadığı bir bölge idi. Karaağaç tekkesi, Karyağdı Baba tekkesi, Giresunlu Tekkesi gibi birçok Bektaşi tekkesi bu bölgede idi.

Topkapı Sarayı

Topkapı Sarayı, İstanbul’da yer alan ve dünyada günümüze gelebilmiş sarayların en eskisi ve genişidir. Konumu, Haliç’i, Boğaziçi’ni ve Marmara Denizi gören, İstanbul’un ilk kuruluş yeri olan bilinen akropol tepesidir. Tarihi İstanbul üçgen yarımadasının en uç noktasında, 5 km’yi bulan surlarla çevrili, 700.000 m2 özel araziye sahip bir komplekstir. Bu özelliği ile saraydan çok küçük bir şehri andıran Topkapı Sarayı, 500 yılı aşkın bir süredir kullanılmıştır. Sonradan padişah, yeni yapılan Dolmabahçe Sarayı’na taşınınca saray, uzun bir süre bakımsız bırakıldı. Saray, Cumhuriyet Dönemi’nde yapılan restorasyon sayesinde eski görkemine geri kavuştu. Şu an bir müze olarak kullanılan sarayda padişaha ait eşyalar sergilenir. Müze koleksiyonunun en değerli parçaları arasında Muhammed’in hırkası, dişi, ayak izi ve kılıcı sayılabilir. Bu nesneler, Yavuz Sultan Selim döneminde Kahire’den getirilmiştir. Başka bir değerli parça ise dünyaca meşhur Kaşıkçı Elmas’ıdır. Topkapı Hançeri ise müzede sergilenen başka bir değerli eşyadır.

Galata Kulesi

İstanbul Beyoğlu’nda Galata semtinde bulunan 528 yılında inşa edilmiş kuledir. Kuleden şehir panoramik bir şekilde izlenebilmektedir. Bizans imparatoru Anastasius tarafından inşa edilmiştir. Daha sonra 1204 yılında 4. Haçlı Seferleri ile büyük ölçüde tahrip olan kule 1348 yılında İsa Kulesi olarak Cenevizliler tarafından Galata Surlarına tekrar ek olarak yapılmıştır. Galata Kulesinin ilk üç katında Ceneviz, sonraki katlarda ise Osmanlı izleri taşıdığı gözleniyor. Kule girişindeki kitabede yer alan 16 mısralık methiye, II. Mahmut döneminde yapılan restorasyondan dolayı II. Mahmut için yazılmıştır. İçerisinde Galata Kulesi’nin de bulunduğu “Ceneviz Ticaret Yolu’nda Akdeniz’den Karadeniz’e Kadar Kale ve Surlu Yerleşimler” dosyası ile Galata Kulesi 2013 yılında UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi, Türkiye’deki Dünya Mirası Geçici Listesi’ne dahil edildi. Bugün çok canlı mekanlardan biri olan Galata Meydanı da kulenin yanındadır.

Taksim Meydanı

Taksim semti ve meydanı adını, Osmanlı Devleti’nde zamanında sucuların; suyu, halka taksim ettikleri yer olduğundan verilmiştir. Meydan olmadan önce, eski evlerin sıralandığı dar bir bölge olan semt, meydan hâline getirilip genişletildikten sonra, zamanla bugünkü görünümünü almıştır. Meydanın ortasındaki Cumhuriyet Anıtı ve çevresi bugün tören yeri olarak kullanılıyor ve buluşma yeri işlevini üstleniyor. Meydan’ın başlangıcından Tünel’e kadar Nostaljik tramvay çalışır. Taksim Meydanı’nın simgesi hâline gelen Cumhuriyet Anıtı İtalyan heykeltıraş Pietro Canonica’ya yaptırılmış, 1928 yılında yerine yerleştirilmiştir. Anıtın yapımı 2,5 yıl sürmüş, anıt taş ve bronz kullanılarak yapılmıştır. Cumhuriyet dönemi anıtlarından ilk defa figüratif bir anlatımla Atatürk’ü ve yeni düzeni anlatan bir heykeldir.

Ayasofya Camii

Ayasofya (anlamı: “Kutsal Bilgelik”; Grekçe: Ἁγία Σοφία, romanize: Agia Sofia), eski adıyla Kutsal Bilgelik Kilisesi ve Ayasofya Müzesi veya günümüzdeki resmî adıyla Ayasofya-i Kebîr Câmi-i Şerîfi (Kutsal Büyük Ayasofya Camii),[4][5] İstanbul’da yer alan bir cami ve eski bazilika, katedral ve müzedir. Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından, 532-537 yılları arasında İstanbul’un tarihî yarımadasındaki eski şehir merkezine inşa ettirilmiş bazilika planlı bir patrik katedrali olmuştur. 1453 yılında İstanbul’un Osmanlılar tarafından fethedilmesinden sonra II. Mehmed tarafından camiye dönüştürülmüştür. Mustafa Kemal Atatürk tarafından 1934 yılında yayımlanan kararname ile tadilat çalışmasına alınmış, 1947 yılında bakanlar kurulu kararı ile müzeye dönüştürülme kararı alınıp müzeye dönüştürülmüş, kazı ve tadilat çalışmaları başlatılmış ve 1947’den 2020’ye kadar müze olarak hizmet vermiştir. 2020 yılında ise müze statüsü iptal edilerek cami statüsü verilmiştir.
Ayasofya, mimari bakımdan merkezî planı birleştiren kubbeli bazilika tipinde bir yapı olup kubbe geçişi ve taşıyıcı sistem özellikleriyle mimarlık tarihinde önemli bir dönüm noktası olarak ele alınır. Hristiyanlar için hem sembolik hem de eksen olma anlamının yanında, turistik ve ruhsal bir çekim merkezidir.
Ayasofya adındaki “Aya” sözcüğü “kutsal” anlamına gelir. “Sofya” sözcüğü ise Grekçede “bilgelik” anlamındaki sophos sözcüğünden gelir. Dolayısıyla “Aya Sofya” adı, Nasıralı İsa’ya atfen “Kutsal Bilgelik” ya da “İlahî Bilgelik” anlamına gelmekte olup Hristiyan ilahiyatında Tanrı’nın üç niteliğinden biri sayılır.[7][8] Miletli İsidoros ve Trallesli Antemius’un yönettiği Ayasofya’nın inşaatında yaklaşık 10.000 işçinin çalıştığı ve İmparator I. Jüstinyen’in bu iş için büyük bir servet harcadığı belirtilir. Bu çok eski binanın bir özelliği; yapımında kullanılan bazı sütun, kapı ve taşların binadan daha eski yapı ve tapınaklardan getirilmiş olmasıdır.
Bizans İmparatorluğu döneminde Ayasofya, büyük bir “kutsal emanetler” zenginliğine sahipti. Bu emanetlerden biri de 15 metre yüksekliğindeki gümüş ikonostasis idi.[16] Konstantinopolis Patriği’nin kilisesi ve Doğu Ortodoks Kilisesi’nin 1000 yıl boyunca merkezi olan Ayasofya, 1054 yılında Patrik I. Mihail’in Papa IX. Leo tarafından aforoz edilmesine şahitlik etmiş olup bu olay, genel olarak “Schisma”nın yani Hristiyanlık tarihindeki en önemli olaylardan biri olan Doğu ve Batı kiliselerinin ayrılmasının başlangıcı sayılır.
1453 yılında kilise, Osmanlı padişahı II. Mehmed tarafından camiye dönüştürüldükten sonra mozaiklerinden insan figürleri içerenler tahrip edilmemiş (içermeyenlerse olduğu gibi bırakılmıştır), yalnızca ince bir sıvayla kaplanmış ve yüzyıllarca sıva altında kalan mozaikler, bu sayede doğal ve yapay tahribattan kurtulabilmiştir. Cami, müzeye dönüştürülürken sıvaların bir kısmı çıkarılmış ve mozaikler yine gün ışığına çıkarılmıştır. Günümüzde görülen Ayasofya binası, aslında aynı yere üçüncü kez inşa edilen kilise olduğundan “Üçüncü Ayasofya” olarak da bilinir. İlk iki kilise isyanlar sırasında yıkılmıştır. Döneminin en geniş kubbesi olan Ayasofya’nın merkezî kubbesi, Bizans döneminde bir kez (7 Mayıs 558 tarihinde) çökmüş,[17][18] Osmanlı baş mimarı Mimar Sinan’ın binaya payandaları eklemesinden itibaren de hiç çökmemiştir.

Sultanahmet Camii

Sultan Ahmet Camii veya Sultânahmed Camiî, 1609-1617 yılları arasında Osmanlı Padişahı I. Ahmed tarafından İstanbul’daki tarihî yarımadada, Mimar Sedefkâr Mehmed Ağa’ya yaptırılmıştır. Cami; mavi, yeşil ve beyaz renkli İznik çinileriyle bezendiği için ve yarım kubbeleri ile büyük kubbesinin içi de yine mavi ağırlıklı kalem işleriyle süslendiği için Avrupalılar tarafından “Mavi Camii (Blue Mosque)” olarak adlandırılır. Ayasofya’nın 1935 yılında camiden müzeye dönüştürülmesiyle, İstanbul’un ana camii konumuna ulaşmıştır.
Aslında Sultanahmet Camii külliyesiyle birlikte, İstanbul’daki en büyük eserlerden biridir. Bu külliye bir cami, medreseler, hünkâr kasrı, arasta, dükkânlar, hamam, çeşme, sebiller, türbe, darüşşifa, sıbyan mektebi, imarethane ve kiralık odalardan oluşmaktadır. Bu yapıların bir kısmı günümüze ulaşamamıştır.
Yapının mimari ve sanatsal açıdan dikkate şayan en önemli yanı, 20.000’i aşkın İznik çinisiyle bezenmesidir. Bu çinilerin süslemelerinde sarı ve mavi tonlardaki geleneksel bitki motifleri kullanılmış, yapıyı sadece bir ibadethane olmaktan öteye taşımıştır. Caminin ibadethane bölümü 64 x 72 metre boyutlarındadır. 43 metre yüksekliğindeki merkezi kubbesinin çapı 23,5 metredir. Caminin içi 200’den fazla renkli cam ile aydınlatılmıştır. Yazıları Diyarbakırlı Seyyid Kasım Gubarî tarafından yazılmıştır. Çevresindeki yapılarla birlikte bir külliye oluşturur ve Sultanahmet, Türkiye’nin altı minareli ilk camiidir.

Kız Kulesi

Kyzikos’taki deniz zaferinden sonra, MÖ 408’de Atinalı general Alkibiadis, muhtemelen Karadeniz’den gelen gemiler için Üsküdar’ın önündeki küçük bir kaya üzerine özel bir istasyon inşa etti.
Üsküdar’ın sembolü hâline gelen kule, Üsküdar’da Bizans devrinden kalan tek eserdir. MÖ 24 yıllarına kadar uzanan bir geçmişe sahiptir.
1110’da Bizans İmparatoru I. Aleksios, taş duvarla korunan ahşap bir kule inşa etti. Kuleden Konstantinopolis’teki Mangana semtinde (tarihi yarımadada bir mahalle) dikilmiş başka bir kuleye uzanan bir demir zincir gerildi. Adacık daha sonra su altı kalıntıları hala görülebilen bir savunma duvarı ile Asya kıyısına bağlandı.1453’te İstanbul’un Osmanlılar tarafından fethi sırasında, kulede Venedikli Gabriele Trevisano tarafından yönetilen bir Bizans garnizonu bulunuyordu. Daha sonra yapı, Fatih Sultan Mehmed döneminde Osmanlı Türkleri tarafından gözetleme kulesi olarak kullanılmıştır.
İlk olarak Yunan döneminde bir mezara ev sahipliği yapan bu ada, Bizans döneminde inşa edilen ek bina ile gümrük istasyonu olarak kullanılmıştır. Osmanlı döneminde ise gösteri platformundan savunma kalesine, sürgün istasyonundan karantina odasına kadar birçok işlev yüklenmiştir. Asli görevi olan ve yüzyıllardan beri varlığı ile insanlara, geceleri ise geçen gemilere göz kırpan feneri ile yol gösterme işlevini hiç kaybetmemiştir.
Bazı Avrupalı tarihçiler buraya Leander Kulesi derler. Kule hakkında pek çok rivayet bulunmaktadır. Antik Çağ’da arkla (küçük kale) ve damialis (dana yavrusu) adları ile anılan kule, bir ara da “Tour de Leandros” (Leandros’un Kulesi) ismi ile ünlenmiştir. Şimdi ise Kız Kulesi ismi ile bütünleşmiş ve bu ismi ile anılmaktadır.
Çok eski geçmişi olan Kız Kulesi, bir zamanlar Boğaz’dan geçen gemilerden vergi alınmak maksadı ile kullanılmıştır. Kule ile Avrupa yakası boyunca büyük bir zincir çekilmiş ve gemilerin Anadolu yakası ile Kız Kulesi arasından geçişine (O zamanlar gemi boyutları küçük olduğu için geçebilmekteydi.) izin verilmiştir. Bir süre sonra kule, zinciri taşıyamamış ve Avrupa yakasına doğru yıkılmıştır. Kuleden suyun içine bakıldığında yıkıntıları görülmektedir.
Kule 1509 depreminde yıkılmış, yeniden inşa edilmiş ve 1721’de yanmıştır. Sadrazam Damat İbrahim Paşa tarafından imar emri verilmiş ve yeni bina deniz feneri olarak kullanılmış; çevre surlar 1731 ve 1734 yıllarında onarılmıştır. Sonunda 1763’te kule daha dayanıklı taştan yeniden inşa edildi. 1829’dan itibaren karantina istasyonu olarak kullanılmış ve 1832’de Sultan II. Mahmud tarafından yeniden restore edilmiştir.[2] 1945’te, kuleyi yamama sırası liman yönetimine geldi. Daha sonra 1998’de tekrar restore edildi, kısa bir süre önce James Bond filmi Dünya Yetmez ’de yer aldı.17 Ağustos 1999 depremi ve Marmara Denizi’ndeki tsunamiden sonra kuleyi güçlendirmek için çelik destekler eklendi. Sarayburnu’ndaki eski Roma, Bizans ve Osmanlı başkentinin manzarasına sahip iç mekân bir kafe ve restorana dönüştürülmüştür. Özel tekneler gün boyunca kule ile kıyı arasında gidip gelmektedir.
Kız Kulesi 2000 yılında restore edilerek restoran haline dönüştürülmüştür. 2021 yılında Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından başlatılan restorasyon çalışmaları Mayıs 2023’te sona ermiştir. Restore edilen kule, 11 Mayıs 2023 tarihinde lazer gösterisiyle birlikte açıldı.

KÜLTÜREL MİRASA KONU YERLERDE DAVRANIŞ KURALLARI

Deneyiminizi geliştirmek ve Türkiye’de yer alan kültürel mirasa konu alanları koruyarak gelecek nesillere taşımak adına Lütfen aşağıdaki kurallara uyalım. 

  • İbadethane girişlerinde; şort-etek gibi dizlerinin üzerinde açıkta kalan ve omuzları açıkta bırakan giysiler giymek ve yüksek sesle konuşmak müzik dinlemek kutsal mekânlarda yasaktır.
  • Din önderleri, çocuklar ve tanımadığınız kişiler ile fotoğraf ve video çekmek için lütfen izin isteyiniz. İzinsiz çekim yapılması yasaktır.
  • Anıtlar ve tarihi eserlerin olduğu bölgelerde -Oyma ve kırılgan yüzeyli eser ve anıtlara oturmak ve yaslanmak yasaktır.
  • Arkeolojik eserlerde yer değişikliği yapmak-taşımak-dokunmak ve bu eserlerin satışı yasaktır.
  • Alkol ve sigaranın içilmesi yasak olan bölgelerde tüketilmesi yasaktır.
  • Çocuklara para-şeker vermek dilenmeye teşvik eder. Çocuklara yardım etmek istiyorsanız lütfen tanınmış hayır kurumlarına bağış yapınız.
  • Kamuya açık alanlarda cinsel organı açıkta bırakacak şekilde teşhir etmek kesinlikle yasaktır ve cezaya tabidir.
  • Tehdit altındaki yaban hayatı türlerinden Üretilen yasadışı ürünler / hediyelik eşyalarının satın alınmasından kaçınılmalıdır.
  • Çevreyi ve doğayı kirletmek kesinlikle yasaktır. Tespit edilmesi durumunda cezaya tabidir.

DOĞAL ALANLARA ZİYARET KURALLARI

Doküman No: DAZK.D3.3.1

Yayım Tarihi:01.07.2024

Revizyon Tarihi: 05.06.2025

1. Doğaya Saygı Gösterin

  • Ağaçlara, çiçeklere, bitkilere zarar vermeyin; çiçek koparmayın, dal kesmeyin.
  • Doğal ortamda gördüğünüz hiçbir canlıya dokunmayın, taşımayın, rahatsız etmeyin.

 2. Geride Sadece Ayak İzinizi Bırakın

  • Yanınızda getirdiğiniz hiçbir şeyi doğaya bırakmayın.
  • Çöpünüzü geri getirin veya uygun geri dönüşüm kutularına atın.
  • Sigara izmariti, ambalaj, plastik şişe gibi atıkları doğaya terk etmeyin.

 3. Hayvanlarla Etkileşimde Dikkatli Olun

  • Kuşlara, martılara ve diğer yaban hayvanlarına yem vermeyin.
  • Hayvanların doğal beslenme düzenine müdahale etmeyin.
  • Hayvanların fotoğraflarını flaş kullanmadan çekin.

 4. Belirlenmiş Yürüyüş Yollarını Kullanın

  • Park, sahil ve yeşil alanlarda belirlenmiş yürüyüş rotalarından ayrılmayın.
  • Toprak erozyonunu önlemek için çim ve hassas toprak zeminlere girmemeye özen gösterin.

 5. Sessizliği ve Doğal Dengeyi Koruyun

  • Yüksek sesle konuşmayın, müzik çalmayın, çevreyi rahatsız etmeyin.
  • Doğanın sesini dinleyin; bu hem size hem diğer canlılara fayda sağlar.

 6. Ateş Yakmak ve Tütün Kullanımı Yasaktır

  • Gülhane Parkı, Samatya Sahili, Yedikule Bostanları gibi alanlarda ateş yakmak, mangal yapmak ve sigara içmek yasaktır.
  • Yangın riski yüksek olan kuru dönemlerde özellikle dikkatli olun.

 7. Kültürel ve Doğal Mirası Koruyun

  • Tarihi yapılar, mezarlıklar, çeşmeler gibi kültürel varlıklara saygılı olun.
  • Taş, çini, duvar gibi tarihi objelere yazı yazmayın, kazı yapmayın.

 8. Sadece İzleyin, İz Bırakmayın

  • Taş, dal, kabuk, bitki gibi doğal objeleri hatıra olarak almayın.
  • Doğayı izleyin, fotoğrafını çekin ama dokunmayın ve taşımayın.

 9. Sorumlu Ziyaretçi Olun

  • Diğer ziyaretçilere ve doğaya karşı duyarlı olun.
  • Gördüğünüz çevre kirliliği veya hayvana zarar verme durumlarını ilgili kurumlara bildirin.

 10. Yöre Halkına ve Yerel Kültüre Saygılı Olun

  • Yedikule Bostanları gibi tarım alanlarında yerel üreticilere saygı gösterin, izinsiz giriş yapmayın.
  • Yerel ürün satın alırken pazarlık yerine emeğe değer verme yaklaşımını benimseyin.